31 Ekim 2012 Çarşamba

Two Nice People & Two Nice Flowers

Bugün iki güzel mi güzel insanı evde ağırlama şansını yakaladım. İkisini de aynı gün olsa da farklı zamanlarda misafir ettim.
Birisi daha önce tanıştığım Amerikalı Joan.
 Joan'ın hediyesi

Diğeri de Türkçe öğretmeye çalışacağım Çinli Pyhliss. İsminin okunuşu Filiz'e çok benzediği için biz ona kısaca Filiz diyoruz. Kendisi 77 yaşında çok dinamik, çok akıllı, çok hoş birisi. 10 yıl önce Türkçe öğrenmeye başlamış ve durumu şu anda gerçekten çok iyi. Türkçe öğrenmesindeki amaç sadece "eğlence" ve "zihin jimnastiği".

Damadının Türk olmasından doğan bir merakla başlıyor Türkçe öğrenmeye. Damadı ve kızı Davis'e 34 saatlik mesafedeki Michigan'da oturduklarından pratik yapma imkanı yok. Hiç Türkiye'ye gitmemiş olmasına rağmen, Türkiye hakkında oldukça bilgi sahibi, Türkiye'deki haberleri dinliyor, Türk internet sitelerinden çıktı alıyor vs..
 
Bir insan bu yaşta nasıl aşkla şevkle yeni dil öğrenmeye çalışır ve bu dinamikliği nasıl ayakta tutar? Bizi kendisine hayran bırakarak 2 saat geçirdik kendisiyle.
Phyliss'in hediyesi

Getirdikleri bu güzel çiçeklerle evi de bizi de şenlendirdiler.  Anlayamadım ne çabuk geçti onlarla vakit. İyi ki geldiler, iyi ki tanıştık..

29 Ekim 2012 Pazartesi

Festivallerle Bayramımızı Aynı Gün Karma Yaptık Gitti

Bugün Orchard Parkta "Harvest Festival"e gidince bu organizasyonun  aslında Halloween Festivalle birleştirilmiş bir eğlence olduğunu meyve, sebze, ürün vs yerine kostümlerle karşılaşınca anladık. Halloween de zaten Harvestten devşirme birşey..
Gösteri Ekibinden Bir Kare

Bir Kare Daha

Pumpkin

Topluluğa genel bakış

Neyi temsil ettiğini bilemedim

Ortamı en güzel videolar ifade eder
 


 Bayram devam eder de biz durur muyuz? 
 

Arkadaşımız hazırlıkları ile sürpriz yapınca, biz de bayramın son gününü yine birlikte geçirdik.
Davis'te başka bir parktayız.
Komşu Kızı

Bir bayram daha geçti, ülkemizden uzakta geçirdiğimiz ikinci bayramımız. Burada arkadaşlarımızın olması bu hasreti bir nebze de olsa dindiriyor, iyi ki varlar.

27 Ekim 2012 Cumartesi

Kurban Bayramı'nı Biz de Kutladık

Bir bayram daha geldi. Ailelerimizden uzak olsak da burada da Kurban Bayramını kutladık. Dün akşam TSA - Turkish Student Association'ın Kurban Bayramı etkinliği vardı. Herkes orada olunca muhabbeti de bitmek bilmedi.
 
Biz hızımızı alamadık, Kurban Bayramı gelir de mangal yapmadan olur mu? İşte biz de bugün komşu üç aile mangal yaptık.
Tuğbaların Mangal Seti
 
Patlıcan Közleme

Köfteler yeni atıldı mangala

Köfteler pişti, millet saldırmadan dakikalar öncesi..
 
Bayram demek kucaklaşma demektir. Ailelerimizi arayarak bir nebze de olsa biz hasretimi dindirdik, özellikle büyüklerimizin gönüllerini almaya çalıştık ama ya bu ufacık bir hareketi bile yapmayanlar? Mesele sadece arayıp sormak değil elbette ama kısaca öyle diyelim.
 
Bayram deyince beni bir hüznün kaplaması da biraz bundan. TRT de "Ömür Dediğin" adlı bir program var ya, gençlik sarhoşluğa ara verdiren duygu yüklü çok özenli hazırlanmış bir program ama ben bazen izlemeye cesaret edemiyorum çünkü içimi bu yalnız kalmış yaşlılar çok acıtıyor. 
 
Hayatta cevabını bulamadığım sorulardan birisi de bu. Vefasızlığın insanlıkla hangi noktada bağlantısı var?

  

24 Ekim 2012 Çarşamba

"Conversation Partner" le İlk Buluşma

Bugün conversation partnerımla ilk buluşmamızı gerçekleştirdim. Aslı İspanyol olan 60 lı yaşlarda bir Amerikan. Oldukça kibar bir insan. Benim için kurabiye bile yapmış. Bu bir Amerikalının misafiri için yaptığı azımsanmayacak bir hazırlık.

Türkiyeyi hiç bilmediğini söyledi ki sorduğu sorulardan da az çok anlaşılıyordu. Anlayamadığım şekilde bir anda dini konulardan soru bombardımanıyla başladı. İlk soru Türkiyenin % kaçı müslüman? sorusuydu. Bu soruyu I-House'da bir hoca da sormuştu. Yüzdesini verince inanılmaz derecede yüksek bir rakam olduğunu söylüyorlar.

Joan bana da haç işaretiyle nasıl tesbih çekildiğini gösterdi, annesi Hz. Meryem için hergün tesbih çekiyormuş. Zamanında Katolik Okulunda yıllarca kalmış ve dediğine göre aşırı baskıdan fena halde bunalmış. Neyseki sonra dünyaya döndük ve birçok konudan sohbet ettik.

Joan'nın en büyük sıkıntısı Amerikada aile büyüklerine karşı olan vefasızlık. Yalnız yaşayan çok fazla yaşlı var ve onların çocukları tarafından tamamen kimsesizliğe itilmesi kanayan yaralarından biri. Ben Türk aile yapısından bahsedince çok etkilendi. Biz de son zamanlarda hassasiyetmizi kaybetmeye başlasak da yine de birçok yerde sağlam aile ilişkileri devam ediyor.

En önemli diğer problemleri ise sağlık sistemi. Allah sigortası olmayan insanları Amerikada doktor eline düşmekten korusun. Astromik rakamlar.

Beni yola kadar uğurlayıp, giderken kucaklaşması, Türk kültürü davranışıyla bağdaştırdığımdan mıdır bilmiyorum ama bende ayrı bir muhabbet oluşmasına sebep oldu.

Sacramento Otomobil Fuarı

Üç gün önce Sacramento'da otomobil fuarı vardı.. Fuar gayet güzeldi. En son İzmir'de bir otomobil fuarına gitmiştim ve otomobil fuarına mı gittim, defileye mi gittim karar verememiştim. İzmir'deki fuarda her arabanın tepesine en az bir  tane, kenarlarına da bazen bir bazen iki tane kondurulmuş ponpon kızlar vardı.  Bir ara feminist arkadaşlarla da uzunca fikir alışverişi yaptığım bir konuydu bu. Çok afedersiniz ama kadının "META" olarak kullanılmasıdır bu. Feminist değilim ama kadının böyle bir konumda olmasına da şiddetle karşıyım.

Sacramento'daki fuarı en çok beğenmemin sebeplerinden birisi de bir tane bile ponpon kız olmamasıydı. İstediğin gibi arabaya rahatça bakabiliyorsun, içine oturup tasarımını inceleyebiliyorsun. Herşey serbest. Bu aşamada Ferrari, Jaguar vs. önüme ne çıkarsa hepsine binip, inceledim. Zenginin malı züğürtün vaktini çalar hesabı oldu ama.. Jaguar ve Ferrari'nin iç tasarımının pek karışık olduğunu söylemeliyim. Onlarca düğme.. Almam herhalde :)

Test sürüşü yapmadan da olmaz tabi. Toyota Camry Hybrid ile Jeep Compass'ı denedim. İkisi de güzel olmakla beraber Jeep'in sürüşüne bayıldım. Tam bana göre... Süper bir araba, nasıl bir rahatlıktır o. Akıp gidiyor..

İlk bölüm süslü arabalarla ilginç tasarımlar bölümü:
Uğur Böceği

Kalem sadece yazmaya değil, araba süslemeye de yarar

Adını sen koy

Sincap arabası

Ormanlara karşı..

Klasik Arabalar Bölümü:
Hepsi birbirinden güzeldi
Karavanlar:
Her türlü ihtiyaç gözetilmiş

Bunlarla güzel yolculuk yapılır

Aslında ev yerine bir tane bunlardan mı edinmeli diye ciddi ciddi düşündük

Eski model arabalar bölümü:
Benim favorim buydu.
  
Spor arabalara gelsin sıra:


Kapanışı bisikletlerle yapalım:
Bunlara bayıldım
 
O kadar çok fotoğraf çekmişim ki inanamadım kendime. Buraya sadece az bir kısmını yükledim.

Sonuç olarak gayet güzel bir fuardı. Olsa yine giderim. Belli bir alanda farklı jenerasyonların farklı farklı ürünlerini bir arada görmek ve verdikleri hizmet kapsamında test etmek iyi oluyor. Tavsiye ederim.

21 Ekim 2012 Pazar

Şevval'in Doğumgünü Nihayet Geldi

Bugün komşumuz Tuğbaların çocukları Şevval ve Yusuf'un doğumgünüydü. Şevval 4'e Yusuf da 1'e bastı. Sakin, lezzetli, güzel bir gün oldu. Annesi yaklaşık 1 aydır hazırlık yapıyordu, neyse ki bir aksilik olmadan herşey yolunda gitti. Tam çocuklara göre bir gündü.
Doğumgünü pastası

Çocuklar pastayı tartışıyor

Bizim evin balkonunda çekildi, topluluğa genel bakış

Şevvalin annesi ve babası çocuklar için özel oyunlar hazırlamışlardı, hepsi de onlar için ayrı bir dünyaydı..

17 Ekim 2012 Çarşamba

Bir Amerikalının Evinde İlk Parti

Bugün I-House dan bir hocamız Salı 1.00 grubuna kendi evinde parti verdi. Ben de "transportion" yapanlardan biriydim. 10-12 kişilik bir gruptuk.
 
Hocamızın evi oldukça farklıydı. Burada anlatsam mı anlatmasam mı bilemedim, ama oldukça farklı olduğunu söylemeliyim. Dana önce bir Amerikalının evine şahit olmamıştım. Garage sale'lerde biraz fikir sahibi olmuştum, bugün de gerçeklemesi oldu.

Hocamız bize peynir soslu cips, kraker, ekmek ve içecek ikram etti. Ben de mercimek köftesi yapmıştım. Arkadaşlar çok beğendiler. Çinli bir arkadaş da salatalık ve özel sos karışımı bir şey yapmıştı, o kadar acıydı ki. Japon, Tayvan, Çinli arkadaşların dediklerine göre bu hiç acı değilmiş. Urfalılar uzak doğuda pek yabancılık çekmez gibi.

Biz yedik, içtik, muhabbet ettik. Amerika'nın partilerinin vezgeçilmezlerinden biri olan kelime oyunu gibi oyunlar oynadık. Karşılıklı hal hatır sorup sohbet etmekten çok kelime oyunlarını oynamayı tercih ettiklerini bir arkadaşım söylemişti, hatta aile içinde bile bu çok yaygınmış. Kendi ailemle Türkiye'de böyle bir şey düşününce haykırmak isteği doğdu içimde.

16 Ekim 2012 Salı

Kuşlarla Tanışmak

Cumartesi günü Victoria ve Robbie'nin grubu olarak Yolo Basin Foundation'nın rehberliğinde Wildlife Area'ya gittik. Burası Davis'e 10 dk mesafede bir alan. Rehberler tamamen gönüllülük esası üzerine çalışan Yolo Basin Foundation'ın kurucu üyeleriydi.

Hepimize kuşları kısaca isimleriyle tanıtan kartlardan ve küçük dürbünlerden dağıttılar.

Her durduğumuz noktada onların profesyonel dürbünleri ile kuşları inceledik, ara ara da bizdeki küçük dürbünleri kullandık.

Benim en çok grup olarak uyuyan ördekler manzarası hoşuma gitti. Her gece evimizin önünde var bu manzara ama gündüz vakti ilk kez şahit oluyorum..
Bir de"American Coot" denilen beyaz gagalı siyah ördekler ve fotoğraflayamadığım baykuşlar.. Daha önce hiç görmediğim ilginç kuşlar da vardı.

Eşim de beni yalnız bırakmadı. Kütüphane grubundan 7-8 kişi vardı.
Kuş sesleri

İyi ki gitmişiz diyorum çünkü yeni kuş görme hevesiyle aynı gün akşama doğru Robbie'nin eşime tarif ettiği Davis'teki ponda gittik. Buraya giriş yok, kenarındaki yürüyüş yolu oldukça doğal. Biz de çokça yabani kaz gördük tellerin üstünden. Uçarken onların kanatlanışlarını seyretmek çok zevkli. Henüz yeterince profesyonel bir makinemiz olmadığı için istediğim kalitede fotoğraf çekemedim ne yazık ki.

Pondu gezerken, eşimle fotomuzu çekmesini istediğimiz bayanla da sohbet ettik. Yürüyüş yolundan geçerken eline tutuşturduğumuz makineden sonra, muhabbete başlarken boynuna asılı olduğunu gördüğüm tam profesyonel makinesine gözüm takılmadan edemedi. 

Bayan profesyonel fotoğrafçıymış ve kuş resimleri çekiyormuş. Bizim muhabbetimiz onun fotoğrafçılığından ziyade hastalığı üzerine oldu. 26 yaşında iken California'da bir böcek ısırmış ve ısırdığı yer bayağı şişmiş, ama önemsememiş, yaklaşık 10 yıl sonra bu böcek yüzünden hastalanmış. İşini de hastalıktan ötürü bırakmış. Uzunca bir hikayesi var. Kendisine tekrar acil şifalar diliyorum. Böcek deyip geçmemek gerek.

13 Ekim 2012 Cumartesi

Ve International House Festival


Geçen Haftasonu I-House Festivali vardı. Davis için iyi bir organizasyon olduğunu söyleyebilirim.
Birçok ülkenin küçük ama renkli standı yerini almıştı.
Hindistan Standı

Japonya Standına gelirken

Venezualla Standı

Festivalde "Fashion Show" oldukça renkliydi. I-House'da stand alan ülkelerden bazıları geleneksel kıyafetlerini sergilediler. Ben galiba bu geleneksel kıyafetleri çok seviyorum. Her biri kitap gibi..
Afganistan

Türkiye standı da vardı ama stand bina dışındaki bahçedeydi. Bizim standda dağıtılan baklavalar sonradan Japon bir arkadaşın söylediğine göre çok beğenilmiş.
 
Türkiye geleneksel kıyafetlerin sergilendiği fashion show gösterisine çıkmadı. Sebebini bilmiyorum ama stand organizasyonunu üstlenen arkadaşlar bunu da göz önünde bulundursalar iyi olabilirdi.

Son olarak topluca çıktılar

Hepsi birbirinden farklı,  izlemesi eğlenceli olan bir çok dans grubu vardı. Hangi milletten olursa olsun çocuklar da bir o kadar tatlıydı.
Toplu olarak "I have a dream" parçasını söylediler.

Çinli çocuklar..

Bir de küçük bir video ekleyelim. 
.

Farklı kültürlerin iç içe yaşaması oldukça keyifli. İstisnalar dışında insanların birbiriyle bir sorunları yok ama bu iktidardakilerin hırsları tüm dünyayı herkese dar ediyor..