15 Ocak 2013 Salı

Amerika'nın İlk Meteor Krateri'ni Keşif

 Amerika'nın İlk Meteor Krateri

Grand Canyon'u o muhteşem rengiyle, derinliği ile geride bırakıp 2 saatlik mesafedeki Meteor Krateri'ni görmek için yola koyulduk. Aslında ilk hedefimiz Dünya'nın en kurak ve en sıcak bölgesi olan Death Valley'di. Fakat akşam otelde Death Valley'e daha önce gitmiş olanların gezi notlarını okuyunca rota değişti. Gezi notları korku filmlerinin sahneleri gibiydi. Notlardaki nakarat şeklinde tekrar edilen: 4x4 aracınız yoksa sakın ama sakın gitmeyin, yazın ayakkabılar bile eriyor, benzininiz biterse orada öldünüz demektir vs gibi uyarıları eşime okudukça kendisi koşar adımlarla hedefi değiştirdi. Her ne kadar benim içimde o merak kalsa da arabayı ya da belki kendimizi feda etmemek için rota konusunda eşime hak vermek en doğrusu idi..

Yeni çizdiğimiz istikamet olan kratere doğru ilerlerken kanyonun bu ilginç tabiatını düşünmemek elde değil..Ormanlar bitiyor, kar da bitiyor sonra aniden çöl başlıyor. Bir anda o çam ağaçlarından geriye ufaçık çalılıklar kalıyor..

Bunlar da bizim yolda gördüğümüz posta kutuları..Dağınık yerleşim yerlerinde genelde yollarda bu şekilde posta kutularını topluca her an görebiliyoruz..
Postacının işi kolay

Kratere ulaştıktan sonra, giriş için bizden ücret talep edeceklerini düşünmemek gibi bir iyimserliğe kapılma gafletinden, Amerika'da olduğumuzu hatırlatacak simgeler olan kartlı giriş kapısını ve biletçisini görerek uyandık..
 
Tabi Amerika'nın genel özelliğidir bu; her yere müze yapma gibi adetleri var. Gerçekten takdire şayan çalışmalar bunlar ama Amerika'daki müze fiyatları ile Türkiye'deki Müze Kart sistemini karşılaştırınca arada sonsuza yakın katsayı farkı çıkıyor.. 
 
İlk önce biz müzeyi gezmeden krateri görmeye koştuk. Eşim Avustralya'daki 22,5 km çapındaki
Bulff krateri gibi devasa birşeyle karşılacağımızı umarak bu Berringer kraterini küçük bulsa da benim dünya gözüyle gördüğüm en büyük kraterdi ve bana göre fazlasıyla büyüktü.

 Krateri izlemek için dürbünler

Krateri inceledikten merkeze dönüp sonra krater içi hazırlanmış olan özel filmi izledik. Meteorun dünyaya çarpma sahnesinin canlandırılması oldukça etkileyici, belki biraz daha düşününce ürpertici..
 
Şimdi elde kalan bilgiler:
Bu kraterin en önemli özelliği Dünya'da en iyi korunmuş krateri olması. Krater 50 bin yıl önce yaklaşık 50 metre çapındaki meteorun dünyaya saniyede 18 km hızla çarpmasıyla oluşmuş 1,2 km çapında bir alan.
Meteorun çarpma hızı saatte 65 bin kilometre gibi bir rakama denk geliyor ki, orantılandığı zaman yaptığı etki de, kraterlerin yaptığı en büyük etki olarak ispatlanmış.  
Tabi Amerika'nın da en büyük krateri kendileri.

 Amerika'da bulunan en büyük meteor

Meteor incelemelerinden sonra bilime olan merakı depreştiren, her noktada birşeyler verme edasında kurulmuş müzeyi gezdikten sonra neyi satıyorlar ki düşüncesiyle hediyelik eşya bölümüne geçtik.
İşte burada satılabileceğini aklımızın ucundan bile geçirmeyeceğimiz bir şeyi satıyorlardı : FOSİL'i.
En küçükleri ortalama 300 dolardan başlayan bu balık fosilleri, tüccarları tarafından "Dünyanın her yerinden sizin için getirdik" sloganıyla vatandaşla buluşturulmuştu..
 
 Balık Fosilleri satışta..

Amerika'da herşeyin paraya dönüşebildiğini bir kere daha görmüş olduk.

Burada beni en çok etkileyen şey ise bu resimdeki obje oldu:
Çöl gülü

Bu bölümde harikulade güzel taşlar vardı ama ben en çok bu çöl güllerini sevdim.. 
 
Bu güzel, farklı krater gezisinden sonra, çöle doğru tekrar adım atıyoruz..

Ne çabuk geçti zaman..

Hiç yorum yok: