Günün Mart'a dönmesi insan ruhunda da bir dönüşüme işaret sanki...
Hastalığımdan dolayı bir haftadır neredeyse hiç dışarıya çıkamayan ben, Mart'la beraber etrafta çalmaya başlayan melodiyi farketmemişim.
Meğerse baharın yüzü her yerde kendini gösterme telaşındaymış, adeta bir koro şeklinde ahenkle sesler duyulmaya başlamış..
Bugün biraz hava alıp, şu hastalık psikolojisinden kurtulmak için yürüyüş yapmaya çıkınca değişim beni kendine çekti..
Yanımda iyi bir kamera olmamasından dolayı o renklerin harikuladeliğini yansıtamamaktan bir burukluk yaşasam da, zamanın gün batımına yaklaşmasıyla değişen o hafif gri hava, bu aşağıdaki manzaralarla sanki benim elimden tuttu, o bir anlık girdaptaki ruhumun elinden tutup aldı götürdü uzaklara..
Renkler gel bana bak der gibiydi..Bir canlanma, bir hareketlilik, her tarafta bu renklerle ruhuma işleyen harika ses..
Daha dün Şubattı, bu renkler bir anda çıkmış olamazdı ya.. İşte insan garip bir varlık ki Şubat ayına baharı sanki yakıştıramıyor, ama Mart ayı gelince herşeyde bir dönüşüm başlıyor. Oysa çiçekler Şubatta açmaya başlamıştı, ama Mart deyince bir bahar havası ancak dokunmuştu ruhlara, ya da benim ruhuma..
İlginçtir ki her aya yüklediğimiz bir anlam var. Ocak deyince buz gibi hava, bazen kar, yağmur ve bu havalardan sıcak eve girince o tarif edilmez his.
Eylül küçüklüğümden beri okulla bağdaştırdığımdan galiba bana hep uzaktı, gelmesini nedense hiç istemedim gibi..
Ağustos deyince kızıllık gibi bir şey çevreliyor beni. O sıcağın harareti.. Uçlardan bir uç..
Benim için araf olan aylar da var elbet. Mayıs, Ekim gibi.. Sanki kimliği yok gibi, hangi listeye koyacağını bilemiyorsun bu ayları..aynen öyle, arafta..
Martın gelmesi her tarafta dirilişe sebep olurken, dar bakışlı olmamak adına acaba kendimde neler canlandırabilirim diye konuşurken eşimle, şu kedicik mi desem, kedigiller familyasından büyükçe bir örnek mi desem, dönüp dönüp bize baktı sonra da çekip gitti..
Davisteki kuş bolluğu onun formundan uzaklaşmasına en büyük etkendi
Bugün yukardaki çiçekleri henüz görmeden bize kendini gösteren iki güzel varlıkla son 1 Mart hatırası oluşturayım.
Bu araya bir İlhan İrem dokundurmak istiyorum:
Parçaya daha farklı bir isim vermesini arzu ettim ama kendisi bunu uygun bulmuş: 1980lerden..
Sevgi sevgiyle çoğalır-İlhan İrem
Uyanmaksa bütün amaç;
Bitkiler de uyanıyor,
Gece gündüz uyuklayan
Nice insan yaşlanıyor...
...
Yürüyüşte Mart'ı, Nisan'ı düşünürken, o kökleşmiş manaların başka insanlar için tam tersi olduğunu eve gelince hatırlayıp kendi kendime güldüm. Dün Brezilyalı bir arkadaş, bu sene Amerika'da olmasından dolayı Yılbaşını ilk defa soğukta, kar altında kutladığını, Brezilyada satılan ve diğer ülkelerden ithal edilmiş bol kar resimli Yılbaşı ürünlerinin ilk defa bir anlamı olduğunu anlatınca hoşuma gitmişti..
Parçaya daha farklı bir isim vermesini arzu ettim ama kendisi bunu uygun bulmuş: 1980lerden..
Sevgi sevgiyle çoğalır-İlhan İrem
Uyanmaksa bütün amaç;
Bitkiler de uyanıyor,
Gece gündüz uyuklayan
Nice insan yaşlanıyor...
...
Yürüyüşte Mart'ı, Nisan'ı düşünürken, o kökleşmiş manaların başka insanlar için tam tersi olduğunu eve gelince hatırlayıp kendi kendime güldüm. Dün Brezilyalı bir arkadaş, bu sene Amerika'da olmasından dolayı Yılbaşını ilk defa soğukta, kar altında kutladığını, Brezilyada satılan ve diğer ülkelerden ithal edilmiş bol kar resimli Yılbaşı ürünlerinin ilk defa bir anlamı olduğunu anlatınca hoşuma gitmişti..
Doğruydu ya, onlar bizim yüklediğimizi manaların tam tersini yüklemişlerdi aylara; Ağustos buz gibi bir ay.. Ocak kızıl mı kızıl, her yerde hararet tütüyor.. Çünkü onlar güney yarım kürede :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder