Okulda geçen dönemin kapanışını kutlamak üzere kahvaltı şeklinde "potluck" yaptığımızda ben de yoğurt ve patates tava götürmüştüm. Herkes yoğurdu o kadar çok beğenmişti ki, bayanların neredeyse hepsi tek tek gelip tarifini sordu.
Yoğurda olan yoğun ilgiyi gören hocamız da ilkbahar dönemi açılınca ilk hafta ders yerine "cooking class" yaparak yoğurdun yapılışını göstermemi istedi. 2 saatlik kesintisiz ders saati boyunca sadece yoğurdun yapılışını göstermek zamanı verimsiz kullanmak olacağından diğer beğenilen tarif olan yumurtalı patatesi de İspanyol olan arkadaşımız Rebecca'nın yapmasına karar verdik.
Üstüne de daha önce yapılışını hiç görmediğimiz Japonya'dan miso çorbasını da ekledik.
Ve gelelim Yoğurt Mayalamaya:
Aslında yoğurta ilgili pek foto yok, yapan ben olunca, benim yerime çeken kişi de bugün gelmeyince aceleyle kalabalık arasında çekilmiş tek foto yeter de artar herhalde.
Hocamız iki hafta önce kahvaltı potluck'ının olduğu gün bana evde yoğurdu deneyip yoğurt dersinde kadar anlamadığı noktaları sormak istediğini söylediğinde en önemli noktanın ısının derecesi olduğunu söyledim. Bunu tarif ederken serçe parmağını yoğurda batırıp 7'ye kadar saymasını ve parmağının yanmayacak derecede soğuk olmasını ve daha uzun sayarsa da parmağının aynı sıcaklıkta olmayacak kadar da sıcak olmasını söyledim. Nasıl? Doğru mu :) Türkçesini anlatmak İngilizcesini anlatmaktan daha zor geldi şimdi.
Hocamız benim bu tarifime göre evde denemiş, ve ben sınıfa girince "İşte yoğurdun yapılışını bana öğreten Türk" ve "God Bless you" dedi :)
Bu tarifi sınıfa anlatmak zor olduğu için hoca sınıfta yapılışını gösterirken termometre getirmemi söyledi..Ben yoğurdu sabah kaynatıp termosa koydum ve sınıfta nasıl yoğurt yapılır gösterdim. Hoca parmak ölçüm hesabını o kadar benimsemiş ki, ben termometreyle ölçerken o da parmakla nasıl ölçüleceğini anlatmaya çalıştı.
Yoğurdu mayalamadan önce kaymağın nasıl toplandığını ve bal ile birlikte sabah kahvaltısında mükemmel ikili olduğundan da bahsedip, yoğurda mayayı ekledikten sonra kaseyi bebek gibi sardığımızı da aynen uygulamalı anlatımla göstererek dersi tamamladım. Dinleyenlerin en hoşlarına giden taraf, yoğurdun sıcaklığını muhafaza etmesi için pike tarzı bir örtüyle sarılması idi.
Sıra geldi İspanyolların meşhur yumurtalı patatesine: Rebeca'nın anlatımıyla:
2 patatesi önce tavada kavurup kenara ayırıyoruz, sonra 6 yumurtayı çırpıp, bunları daha önce ayırdığımız patatesle karıştırıp tuz ve karabiberle pişmeye bırakıyoruz.
Yoğurda olan yoğun ilgiyi gören hocamız da ilkbahar dönemi açılınca ilk hafta ders yerine "cooking class" yaparak yoğurdun yapılışını göstermemi istedi. 2 saatlik kesintisiz ders saati boyunca sadece yoğurdun yapılışını göstermek zamanı verimsiz kullanmak olacağından diğer beğenilen tarif olan yumurtalı patatesi de İspanyol olan arkadaşımız Rebecca'nın yapmasına karar verdik.
Üstüne de daha önce yapılışını hiç görmediğimiz Japonya'dan miso çorbasını da ekledik.
Ve gelelim Yoğurt Mayalamaya:
Aslında yoğurta ilgili pek foto yok, yapan ben olunca, benim yerime çeken kişi de bugün gelmeyince aceleyle kalabalık arasında çekilmiş tek foto yeter de artar herhalde.
Hocamız iki hafta önce kahvaltı potluck'ının olduğu gün bana evde yoğurdu deneyip yoğurt dersinde kadar anlamadığı noktaları sormak istediğini söylediğinde en önemli noktanın ısının derecesi olduğunu söyledim. Bunu tarif ederken serçe parmağını yoğurda batırıp 7'ye kadar saymasını ve parmağının yanmayacak derecede soğuk olmasını ve daha uzun sayarsa da parmağının aynı sıcaklıkta olmayacak kadar da sıcak olmasını söyledim. Nasıl? Doğru mu :) Türkçesini anlatmak İngilizcesini anlatmaktan daha zor geldi şimdi.
Hocamız benim bu tarifime göre evde denemiş, ve ben sınıfa girince "İşte yoğurdun yapılışını bana öğreten Türk" ve "God Bless you" dedi :)
Bu tarifi sınıfa anlatmak zor olduğu için hoca sınıfta yapılışını gösterirken termometre getirmemi söyledi..Ben yoğurdu sabah kaynatıp termosa koydum ve sınıfta nasıl yoğurt yapılır gösterdim. Hoca parmak ölçüm hesabını o kadar benimsemiş ki, ben termometreyle ölçerken o da parmakla nasıl ölçüleceğini anlatmaya çalıştı.
Yoğurdu mayalamadan önce kaymağın nasıl toplandığını ve bal ile birlikte sabah kahvaltısında mükemmel ikili olduğundan da bahsedip, yoğurda mayayı ekledikten sonra kaseyi bebek gibi sardığımızı da aynen uygulamalı anlatımla göstererek dersi tamamladım. Dinleyenlerin en hoşlarına giden taraf, yoğurdun sıcaklığını muhafaza etmesi için pike tarzı bir örtüyle sarılması idi.
Sıra geldi İspanyolların meşhur yumurtalı patatesine: Rebeca'nın anlatımıyla:
2 patatesi önce tavada kavurup kenara ayırıyoruz, sonra 6 yumurtayı çırpıp, bunları daha önce ayırdığımız patatesle karıştırıp tuz ve karabiberle pişmeye bırakıyoruz.
Bir tarafı pişti, diğer tarafı ters yüz edilcek
Dışı pişmişti ama içi biraz cıvıktı
Bu tarif İspanyolların neredeyse hemen hemen her sabah yedikleri birşeymiş. Tadı güzeldi, Teşekkürler Rebecca..
Ve Japonların sabah kahvaltıda içtikleri geleneksel çorbalarından biri olan ve arkadaşım Mayu'nun bize yapılışını gösterdiği "Miso Çorbası"na gelelim:
Rusların borş çorbası gibi bu çorbanın da ana maddesi Lahana..
Lahana, yeşil soğan ve tofu kaynıyor
Ben tofu yerine ekmek atsak olmaz mı dedim, kesinlikle olmaz dedi
Miso çorbası için soya sosundan yapılmış bir ürün
Çinliler gibi Japonlar da soyalı ürünleri çok seviyor..
Çorbanın son hali
Mayu çorbayı yaparken içine: sirke, soya sosu, soyalı bir ürün, bitkisel yağ ve çorbanın en önemli maddesinden biri olan "balık kurusunu" da ekledi. Açıkçası çok lezzetli görünüyordu. Teşekkürler Mayu.
Bu arada Yoğurt burada "Greek Yogurt" yani "Yunan Yoğurdu" olarak biliniyor. Yoğurdun bizim geleneksel yiyeceğimiz olduğunu ve ismiyle cismiyle tamamen bize ait olduğunu kimse bilmiyor. 6000 yıllık bir tarih, dile kolay.. Kıymeti yok belki ama biz de kendi çapımızda işin aslını insanlara mümkün mertebe yeri geldiğince anlatmaya çalışıyoruz, karınca misali..
Önemli birşey değil de, sadece arada kabaran milliyetçilik duygumdan kaynaklı ufacık bir çaba..
Ve kapanış : TRT'deki "eksi 10" programının sunucularından biri olan Aykut "Yunan Festivali"ne gitmişti. Orada Kebap'tan Lokma Tatlısı'na kadar herşey Yunan ürünü olarak satılıyor.
İsteyen izlesin ;)
http://www.youtube.com/watch?v=zrZ1EHH2ESs-TIKLAYIN
Önemli birşey değil de, sadece arada kabaran milliyetçilik duygumdan kaynaklı ufacık bir çaba..
Ve kapanış : TRT'deki "eksi 10" programının sunucularından biri olan Aykut "Yunan Festivali"ne gitmişti. Orada Kebap'tan Lokma Tatlısı'na kadar herşey Yunan ürünü olarak satılıyor.
İsteyen izlesin ;)
http://www.youtube.com/watch?v=zrZ1EHH2ESs-TIKLAYIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder